Haber

Ekonomistler değerlendirdi: Körfez turu bekleneni verdi mi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 17-19 Temmuz tarihlerini kapsayan üç günlük Körfez gezisinde yakın geleceğe yönelik savunmadan enerjiye birçok anlaşma açıklanırken, Türkiye’ye yeni sıcak para girişlerinin olacağına dair sinyaller verildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk durağı olan Suudi Arabistan’da yatırım, savunma sanayi, enerji, savunma ve irtibat alanlarında 5 yeni anlaşma imzalandı. Bu doğrultuda, iki ülke arasında doğrudan yatırımları teşvik edecek ve irtibat, enerji ve savunma sanayii alanlarındaki iş birliğini güçlendirecek adımlar atılmıştır.

Erdoğan, Körfez varyantının ikinci durağı olan Katar’da Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamed Al Sani ile bir araya geldi. Yayınlanan ortak açıklamada, iki ülkenin “karşılıksız” desteğinin devam edeceği belirtildi.

Körfez turunun son durağı olan BAE’de, Türk heyeti ile BAE heyeti arasında 50.7 milyar dolar değerinde 13 anlaşma imzalandığı açıklandı. Deprem finansmanı kapsamında Türkiye’ye 8,5 milyar dolarlık kredi vereceği belirtilen BAE’nin, Türk Eximbank’a da 3 milyar dolarlık finansman sağlamak için anlaşmaya imza attığı belirtildi.

Söz konusu anlaşmaların Türk iş dünyasına tanıtılması için sonbaharda İstanbul’da “Ticaret ve Yatırım Forumu” düzenleneceği açıklandı.

“Üçüncü ülkelerde ortak yatırım yapabiliriz”

Erdoğan’ın Körfez ülkeleri gezisine katılan isimlerden Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türk-Katar İş Konseyi Başkanı Başar Arıoğlu da DW Turkish’e, “Üç ülkede de iş insanları olarak çok güzel ağırlandık ve bölgenin en güçlü firmalarını gördük.”


Türk-Katar İş Kurulu Başkanı Başar ArıoğluFoto: özel

Devletler arasında yapılan anlaşmaların yanı sıra iş dünyasıyla da çok değerli temasları olduğunu belirten Arıoğlu, “Yakın gelecekte Türkiye’de yatırımlar ve üçüncü ülkelerde ortak yatırımlar için güçlü bir beklenti var.”

Finans, turizm, gayrimenkul, enerji ve savunma sanayi odaklı projelerin öne çıktığına işaret eden Arıoğlu, “Örneğin Katar’ın Türkiye’de büyük bir altyapı projesinde yer almaya hazırlandığını söyleyebilirim. Ayrıca yakın gelecekte Afrika bölgesinde Katar, Suudi Arabistan ve BAE şirketleriyle ortak taahhüt projeleri hayata geçirebiliriz.”

Peki Katar, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) gerçekleştirilen Körfez gezisinin ardından açıklanan anlaşmalar ve ortak yatırım planları Türkiye’nin dış kaynak ihtiyacını karşılayacak mı?

“Orta ve uzun vadede sorunları çözmez”

DW Türkçe’ye konuşan ekonomist Cüneyt Akman’a göre Körfez varyantının sonucu Türkiye’nin orta ve uzun vadeli sermaye ihtiyacını karşılamaktan uzak. Akman, 50,7 milyar dolar değerindeki anlaşmalar veya yaklaşık 11 milyar dolar olduğu tahmin edilen sukuk ve tahvil kaynaklı sıcak para girişinin tam anlamıyla hayata geçse dahi Türkiye ekonomisini normale döndürme etkisinin olmayacağını vurguladı.

Akman, “Kısa vadede tabii ki piyasalar için olumlu bir hava yaratabilir. Ancak bundan önce Körfez ülkelerinden veya Rusya’dan gelen bu tür taahhütler pek işe yaramıyordu. Cari açığın yıllık 60 milyar dolara ulaştığı bir süreçte sağdan ve soldan alınan paralarla bu açıkları kapatmak mümkün değil.”


Ekonomist Cüneyt AkmanFotoğraf: Privat

Cüneyt Akman, Türkiye’nin dış ticaretinde yüzde 50’nin üzerinde paya sahip olan Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden halen önemli bir sermaye girişi olmadığına dikkat çekti.

“10 yılda 150 milyar dolar gitti”

Bunun yanı sıra Türkiye’nin en azından önümüzdeki dönemde ekonomiye güven veren politikalar uygulaması halinde Körfez sermayesiyle birlikte önemli bir AB sermayesini de çekme şansının olduğunu belirten Akman, şu görüşleri dile getirdi:

“Unutmayalım ki 2013’te yabancı devlet tahvili yatırımı 120 milyar dolara ulaştı. Bugün bu rakam yok denecek kadar az. Ayrıca borsadan çıkan 30 milyar dolarlık yabancı hisseyi de sayarsak 10 yılda Türkiye’den toplam 150 milyar dolar çıktı. Ancak akılcı politikalar uygulanırsa bu parayı geri döndürmek mümkün olabilir.”

Türkiye’deki Körfez yatırımları 16 milyar dolar

Körfez temaslarının ardından bir açıklama yapan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, BAE ile bu yılın ilk yarısında 10 milyar doların sonuna yaklaşan dış ticaret hacmini birkaç yıl içinde 25 milyar dolara, en geç 5 yılda ise 40 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.

2022’de Körfez ülkelerinin prestijiyle Türkiye’deki yatırımlarının 16 milyar dolara ulaştığını ve bu rakamdan BAE’nin 3,5 milyar dolarlık pay aldığını söyleyen Bolat, yeni dönemde iki ülke şirketleri arasında yatırım iştiraklerinin hızlanmasını beklediklerini sözlerine ekledi. Bolat, “BAE şirketlerinin enerji, petrokimya, teknoloji, ulaşım ve lojistik gibi sektörlerde yatırım açısından çok önemli fırsatlara sahip olacağına inanıyoruz.”

Ancak Türklerin yaptığı açıklamalara rağmen Körfez temaslarının ardından Türkiye’ye ne tür somut yatırımlar ve sermaye girişlerinin yapılacağı henüz netlik kazanmadı.

“Önemli bir getirisi yok”

Küresel sermaye, döviz ve emtia piyasalarında danışmanlık hizmeti veren STRFS’nin (Stratejistanbul Financial Solutions) baş stratejisti. Atahan Çelebi de Körfez’den geldiği söylenen paranın Türkiye’nin önündeki sorunları çözecek ölçekte olmadığını belirtiyor.


STRFS (Stratejistanbul Financial Solutions) Baş Strateji Uzmanı Dr. Atahan ÇelebiFotoğraf: özel

Türkiye’nin bir aylık dış ticaret açığına getirilmesi planlanan 10-11 milyar dolarlık paranın ancak birkaç ay için bir rahatlama sağlayabileceğini kaydeden Çelebi, “Daha önce Türkiye’ye böyle girişler oldu. Gelen paranın kısa vadeli borç stokunu kapatmak için kullanıldığı dönemler oldu. Ancak bunlar işlevsel olmadı. Şimdi Körfez’den geleceği belirtilen paranın Türkiye’ye büyük bir getiri getireceğini düşünmüyorum.”

“Sıcak para faize, portföy yatırımları kredi notuna bakar”

Yabancı sermayenin Türkiye’ye girişinin doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve sıcak para girişleri olarak tanımlanabilecek üç yolu olduğunu ifade eden Çelebi, Körfez’den gelmesi beklenen 10-11 milyar dolarlık paranın ‘sıcak para’ olarak tanımlanamayacağını kaydetti.

Çelebi, “Sıcak para ülkeye faiz avantajıyla gelen paradır ve borç stokunu olumlu etkiler. Bu anlamda Türkiye henüz sıcak parayı çekecek faiz adımlarını atmadı. Enflasyon yüzde 10’lar düzeyine indiğinde ve bu süreçte yüksek faiz politikası sürdürüldüğünde sıcak parada ciddi girişler olabilir.”

Atahan Çelebi, kamu veya özel kuruluşlar tarafından ihraç edilen hisse senedi, bono ve tahvillerin yer aldığı portföy yatırımları konusunda Türkiye’nin önünde ‘kredi notu’ gibi ciddi bir engel olduğunu vurguladı.

“Yatırım anlaşmasının içeriği net değil”

Uzun vadede en önemli yatırım şeklinin Türkiye’ye yapılan doğrudan yatırımlar olduğunu ifade eden Çelebi, şu tespitte bulundu:

“Doğrudan yatırımlar, ekonominin büyümesinde sıcak para ve portföy yatırımlarından daha değerli. Dünyanın neresinden gelirse gelsin doğrudan yatırım uygundur. Körfez’den anlaşmalarla gelecek 50 milyar doların üzerinde yatırım olacağı açıklandı. Ancak bu anlaşmanın içeriğini bilmiyoruz. Orta ve uzun vadede Türkiye’ye ne kadar kazandıracağını henüz bilmiyoruz. Dolayısıyla bu konuyu konuşmak için biraz erken.”

DW Türkçe’ye VPN ile nasıl erişebilirim?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu